Başkanlık sistemi, en az parlamenter sistem...

Başkanlık sistemi, en az parlamenter sistem kadar demokratiktir!

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, 16 Nisan’da yapılacak referandum da ki, değişiklik maddelerini Kulis dergisi’ne değerlendirdi.

Başkanlık sistemi, en az parlamenter sistem kadar demokratiktir!

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, 16 Nisan’da yapılacak referandum da ki, değişiklik maddelerini Kulis dergisi’ne değerlendirdi.

Başkanlık sistemi, en az parlamenter sistem kadar demokratiktir!
28 Mart 2017 - 09:44

Karaosmanoğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en az parlamenter sistem kadar demokratik olduğunu belirterek, vatandaşların, bu sistem değişikliğinden kaynaklı, demokrasiden uzaklışıldığı, tek adamlık sistemine geçildiği gibi olumsuz söylemlere itibar etmemelerini istedi. 


Sizi tanıyabilir miyiz?
1952 yılında İzmit Yuvacık´ta doğdum. 1977 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldum. 1978-1989 yılları arasında Kırıkkale Lisesi, İzmit Endüstri Meslek Lisesi ve İzmit Ortaokulu´nda öğretmen ve yönetici olarak görev yaptım. 1989 - 1999 yılları arasında İzmit'te 10 yıl Yuvacık Belediye Başkanlığı yaptım. 2004 yılından bu yana Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini yürütmekteyim. Mart 2012 tarihinde yapılan genel kurulda oybirliğiyle seçildiğim Türk Dünyası Belediyeler Birliği (TDBB) başkanlığı görevini de halen ifa etmekteyim. Evli, 5 çocuk babasıyım.


Ülkemiz için referandumun önemini ve gerekliliğini açıklar mısınız? 
Bizler egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olmasını kendisine dert edinmiş bir duruşun temsilcileriyiz. Mevcut sistemde egemenliğin bürokrasinin tekelinden çıkarak millet iradesi altına alınması gerektiğini savunuyoruz. İşte bunun için ne yapılması gerekiyorsa onu yapıyor, en doğru olanın altına imzamızı atıyoruz. Biliyoruz ki, kangren olan eli kesmezsen hastalık bütün bedene yayılır. Biz çok şükür ülkeyi tedavi altına aldık. 15 yıldır uyguladığımız tedaviden halkımız da memnun kaldı ki, istikrarlı yürüyüşümüze devam ediyoruz. Ancak, mevcut sistem ülkeyi istikrarsızlaştırıyor. Bunun en son örneğini 7 Haziran seçimlerinde gördük. Muhalefet bile edemeyen muhaliflerin ülke idaresi konusundaki çekincelerinin yaşattığı süreci acı bir şekilde atlattık. Ve çok şükür 1 Kasım’da millî irade yine ‘istikrar’ dedi. Türkiye’yi bu saatten sonra istikrarsızlaştırmaya kimsenin hakkı yok. Bu ülkeyi IMF kapısına mahkûm etmeye koalisyonların iş üretmekten çok, kavgayla geçirdikleri yönetimsiz dönemi bu halka yaşatmaya kimsenin hakkı yok. Türkiye istikrarlı bir modele kavuşmalıdır. Kimsenin şüphesi olmasın ki başkanlık sistemi en az parlamenter sistem kadar demokratiktir. Başkanlık sistemi uzlaşmaya mecbur eden bir sistemdir. 


Toplumsal gelişmeler Anayasaların değişimini gerekli kılar mı? 1982 Anayasası’ndaki sorun bir sivil anayasa olmaması mıdır? 

Yaşanan çeşitli gelişmelere bağlı olarak toplumsal mutabakatı temsil etmekten giderek uzaklaşan, toplum ve tarih dışı kalan anayasalar, kendinden beklenen işlevleri yerine getiremez hale gelirler. 82 Anayasası, varlığına son verilip yenisiyle değiştirilmesini haklılaştıran birçok olumsuzluğu içinde barındırmaktadır. Bundan da öte, Türkiye'nin içinde bulunduğu tarihsel ve toplumsal koşullar da mevcut Anayasa'nın yenilenmesini zorunlu kılmaktadır. Anayasa'nın yapım sürecine baktığımızda bunların hiçbirinde demokratik meşruiyetin gerçek anlamda gözetilmediğini görüyoruz. 1982’de Anayasayı hazırlama görevi, darbeci generallerden oluşan bir kurul ile tamamı atanmış üyelerden oluşan bir kurucu meclise bırakılmıştı. Temsil niteliği olmayan bir kurucu meclisçe hazırlanan Anayasa Tasarısı,  her türlü tartışma, sorgulama ve eleştirinin yasaklandığı, buna aykırı hareket edenlerin cezalandırıldığı bir ortamda halkoyuna sunulmuştur. Bütün bunlar, Anayasa'nın meşruluğunun ağır bir şekilde zedelenmesine yol açmıştır. Bu anlamda 82 Anayasası, asla bir toplum sözleşmesi olma özelliğine sahip değildi. Daha çok, baskı altına alınmış ve fesada uğratılmış bir millet iradesine dayatılmış tek taraflı bir işlem niteliğindeydi. Böylesi bir Anayasayla, Türkiye'nin demokrasinin evrensel standartlarını yakalayabilmesi mümkün değildir. 82 Anayasası; Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen son değişikliği saymazsak, tam olarak 15 kez değiştirilmiştir. Anayasa bu değişikliklerle her ne kadar yumuşatılsa da bu sefer de bütünlüğünü kaybeden bir yapı içerdiği için yine güvenilirliğini yitirmektedir. Bu nedenle bir an önce yürürlükteki Anayasa'dan kurtulmak ve yeni bir anayasa yapmak zorundayız. Türk halkının 1921 Anayasası hariç bugüne kadar kendi özgür iradesiyle bir anayasa yapamamış olması dahi, özgür irade ile yeni bir anayasa yapılması için tek başına yeterli bir gerekçe oluşturmaktadır. Halkın kendinden bir parça olarak görebileceği sivil bir yeni anayasa yapmak, bugün için acil bir ihtiyaç olarak belirmektedir. 

Yeni Anayasaya halk ne kadar hazır? Kocaeli ne kadar hazır?

Yeni ve sivil bir anayasa yapımına yönelik geniş bir toplumsal desteğin de var olduğunu bugün görmekteyiz. Demokratik ve özgürlükçü bir yeni anayasa yapılmasının bütün koşullarının olgunlaştığı bir dönemde, yalnızca tek bir şeye ihtiyacımız var; o da, bu işi kotaracak siyasi cesarettir. Onun da bizim gibi düşünen, bizimle aynı yolda yürüyen tüm arkadaşlarda fazlasıyla olduğu kanaatindeyim. Halkımız hazır olmasaydı 15 senedir beklemezdik. Bazı süreçleri uygulamanız için iyi bir altyapı hazırlığı yapmanız gerekir. Biz bu süreci olgunlaştıracak tüm çalışmalarımızı tamamladık. Çünkü söz konusu memleketin geleceğidir, sorumluluğu büyüktür... Bu süreci başlatırken en ufak bir hata payı bırakmadık. Yasamanın, yürütmenin güçlendirildiği yargının da bağımsız ve tarafsız olduğu değişiklikleri kapsayan yeni anayasayı bizler Kocaeli’nde halka en iyi şekilde anlatıyoruz, referanduma kadar geçen sürede halkın bütün sorularına ve beklentilerine cevap vermeye çalışıyoruz. Gittiğimiz mahallelerde özellikle darbeleri görmüş vatandaşlarımız, koalisyonla yönetilme deneyimini yaşamış olanlar değişikliği oldukça memnun karşılıyor. İnşallah, referanduma kadar en ücra köye kadar gidip vatandaşlarımıza bu sürecin gerekliliğini anlatacağız. Bugüne kadar sözünü tutan bir hükümete, bir yönetime evet diyenlerin sayısının da artacağına inanıyorum. 

Peki, süreci halka nasıl anlatıyorsunuz? 
Rotamız da, şemamız da belli. Artık insanlara yeni Anayasa’nın ve Başkanlık sisteminin içeriğini nasıl anlatacağımız konusunda en ufak tereddüdümüz yok. Artık şu sorulara çok net cevap verebiliyoruz. Başkanlık Sistemini içeren pakette neler olacak? Sistem neleri getirecek? Neleri değiştirecek? Neleri ortadan kaldıracak? İnsanlarımızın kafasında en ufak bir soru işareti kalmaması için bütün sorularını cevaplıyoruz. Yaptığımız istişarelerde edindiğimiz bilgi ve dokümanları halka en iyi şekilde arz etmeye çalışıyoruz. Yeni anayasanın gerekliliğini, ne gibi faydalar sağlayacağını bunun bir sivil anayasa olacağını halka en iyi şekilde anlatacağız. Hepimize bu noktada büyük ödevler düşüyor. Artık tarihi bir dönemeçteyiz. 

Evet-hayır kavgalarına ne diyeceksiniz? 

Bu ülke koalisyonlarla çok zaman kaybetti. Parlamenter sistemdeki yapı, eğer mükemmel olsaydı, halk istikrarı seçmezdi. Biz her daim millet olarak sorunlarımızı demokratik yollarda çözmenin gayreti içindeyiz. Bugünkü kavga milletin kavgası değildir. Bu kavga, yabancıların ve onlara çanak tutan yerli işbirlikçilerin bu ülke üzerinde bu millet üzerinde hesabı olanların kavgasıdır. Bu kavga nasıl biter? Ancak Yeni Anayasa ile biter. Başkanlık sistemiyle biter. Mevcut sistemin yetersizliğini halka doğru anlatırsak, o zaman bu kavga da, bu isyan da diner. 
Terörün bitmesinin ve yeni Türkiye’nin önündeki engellerin kalkmasının Yeni Anayasa ve başkanlık sisteminden geçtiğini insanlara en iyi şekilde anlatacağız. Demokrasiye inanan herkesin, milletin talebine saygılı olması gerekir. Her kim ki millete sırtını döner, millete rağmen yol yürümeye kalkarsa, akıbeti hüsran olur. Millet kükrediği zaman, onun önünde ne bentler durabilir, ne de dağlar durabilir. Tüm kesimleri içine alan, bütün kesimlerin ihtiyaçlarını ve beklentilerini yansıtan yeni anayasa süreci hızla olgunlaşacaktır. Çünkü bu mesele millîdir, bu mesele yerlidir. Ve sadece bu nedenle bile hepimizin ortak meselesi olmalıdır. Ülkenin istikrarına çomak sokmak isteyenler, varsın bu konuyu da sakız gibi istedikleri yere çeksinler. Evet diyen de bizim vatandaşımız, hayır diyen de bizim vatandaşımız. Bizim kızgınlığımız arkasına dış güçleri, bölücü güçleri alarak hayır diyenlere… Halkımız haklıyı - haksızı bu süreçte görecektir. Biz milletimize güveniyoruz. Yolumuza bakıyoruz. Ve diyoruz ki, ülke menfaatine yapılacak her işin arkasındayız. 

Referandumdan evet çıkması durumunda Türkiye nasıl bir değişim yaşayacak? Sizce sonuç ne olur?

16 Nisan, Türkiye’nin geleceği açısından çok önemli bir tarih. Milletimiz demokrasinin teminat altına alınması için ‘evet’ derse bu önemli kavramı himayesi altına almış olacak. Ülkemizin başının belası olan terörün bitirilmesi, siyaset ve ekonomi alanlarında istikrarın sürdürülebilmesi, istihdamın güçlenmesi ve Türkiye’nin aydınlık yarınlara yürümesi için önümüzde güzel bir sayfa açılmış olacak. Egemenliğin kayıtsız ve şartsız sahibi olan millet, bu kez yeni anayasanın belirleyici unsuru oluyor. Türkiye’yi yıllardır kutuplaştıran, insanları ötekileştirenlerin referandum için çıkardıkları çatlak sesleri duyuyoruz. İki seçenekli bu referandumda sandıktan yüzde 60’ı aşkın şekilde bir evet oyu, çıkacağına olan inancım tamdır. 


YORUMLAR

  • 0 Yorum
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
TEMPO ATLETİZM ATA'YA KOŞTU
TEMPO ATLETİZM ATA'YA KOŞTU
KENTİN YARARINA OLANI DESTEKLER, ZARARINA OLANIN KARŞISINDA DURURUZ
KENTİN YARARINA OLANI DESTEKLER, ZARARINA OLANIN KARŞISINDA DURURUZ