Gazetecilik gibi onurlu ve kutsal bir mesleğin ayarlarını bile bozdular! Yukarıdan hükümetler, aşağıdan yerel yönetimler el birliğiyle objektif, ilkeli ve dürüst gazeteciliği nesli tükenmekte olan meslekler grubuna soktular!
En sevmediğim sorudur, tarafsız ve objektif gazeteci olur mu? Tarafsız ve objektif olmayan, gazeteci olur mu ki?
Objektiflik nedir?
Bir olayda bütün taraflara eşit olabilmek, adil olmak, kişilere ve kurumlara göre farklı davranmamak.
Bunları yapmayanlar siyasetçilerin ve rantiyecilerin elinde kukla olur.
Her gazetecinin bir dünya görüşü olabilir. Sağcı ya da solcu hiç fark etmez. Bu çok doğaldır, bu görüşlerini köşe yazılarında yorumlayabilir ama haberler okuyucuya objektif bir şekilde sunulmalıdır.
Günümüz Türkiye’sinde medyaya olan güven çok alt seviyelerde, bunun nedeni de objektif gazetecilikten uzaklaşılması, güdümlü ve bağımlı yayın anlayışının gazetecilik gibi gösterilmesi yüzündendir.
Piyasada birçok kişi gazetecilik yaptığını sanıyor oysa siyasi parti taraftarlarından hiçbir farkları yok!
Bu türdeki bazı gazeteci geçinenler hükümete toz kondurmamakla görevli, bazıları da muhaliflik ve eleştiri ile hiç alakası olmayan saldırgan bir habercilikle…
Sıcak gündem olduğu için, İzmit’teki köpek katliamından örnek vereyim.
CHP’li bir belediye olduğu için, hükümete yakın gazeteler bu olayı manşetlerle süsleyerek ve şişirerek verdi.
Haber değeri elbette var, ben de yaptım zaten.
Bu olay Ak Partili bir belediyede olsaydı acaba bu manşetler atılacak mıydı? Objektif gazetecilik işte burada önem kazanıyor.
Gazeteci haberin içeriğine bakar. Hangi siyasi partiyi ya da belediyeyi ilgilendirdiğine bakmaz.
Sadece gazeteciler değil, siyasi parti taraftarlarının bakış açıları da ne yazık ki objektiflikten çok uzakta, kendi bakış açılarına göre değişiyor.
Kendileri objektif ve ilkeli olamayanların, objektif ve ilkeli gazeteci arayışları da ayrı bir trajikomik bir durumdur.
Gerçek gazeteci, mesleğinin gerektirdiği şeyi, yani objektif bir şekilde okuyucuya doğru haber vermeyi düşünür.
Kimin hoşuna gideceği, kimin kızacağı umurumuzda olmaz, olmamalı da zaten. Yoksa gazetecilerin güvenilirliği nerede kalacak?
Partizanlık öyle bir noktaya gelmiş ki, toplumda yanlışa yanlış, doğruya doğru diyebilme erdemliliği yok.
Kocaeli’de medyanın büyük bölümünün ‘bağımlı’ yayın politikasına dönüşmesi gerçekten de içler acısı bir durum.
Siyasetin gölgesi yüzünden bazı partiler ve kurumlar, ‘benim gazetecim’, ‘senin gazetecin’ ayrışmasına girmişler.
Ben hiçbir partinin, belediyenin, kişinin ve kuruluşun gazetecisi değilim. Okuyucunun gazetecisiyim. Çok şükür ki, ‘O gazeteci yazmışsa, doğrudur’ denilen az sayıdaki gazeteciden biriyim.
Önemli olan da bu…
YORUMLAR