Yol bir sürek binbir derler…
Reklam

Yol bir sürek binbir derler…

Ünal Dursun yazdı...

Yol bir sürek binbir derler…

Ünal Dursun yazdı...

Yol bir sürek binbir derler…
19 Temmuz 2019 - 09:54

Yol, insanoğlunun ömrünü eskilerin deyimiyle seyr-i sülukunu ifade eden bir betimleyici argüman olarak düşünülebilir. Hayatın türlü merhelelerinde kişinin karşısına çıkan engeller yolu tıkayıcı olarak tasavvur edilip, sabrın ise yolun tıkanıldığı yeri açan bir yol açıcı görevi gördüğü söylenir. Bu durumda şunu söylemekten imtina etmiyorum. Eğer ızdırap var ise çalışmayı, mücadele etmeyi, çözüme giden alternatif fikriyat üretmeyi durdurmadan sabretmek, yola en güzel hizmet.
 
Kaldı ki ızdırap, tüm iç disiplin arayışlarında mühür fikir olarak gündem edilmiş ve insanın rahatsızlığının rahatına erişmesi için reçete olarak sunulmuştur. Buraya kadar derdin ide olarak yani mühür fikir olarak ifade edilişini ve kişisel çözüme giden yolun tıkanıklığının giderilmesi için anahtar olarak sunulduğunu görüyor ve seyrediyorum. Şahsen içinden çıkamadığım konu şudur;
Kötülük Problemi…
 
Vermiş olduğum eğitim neticesinde bir talebem Güzel sanatlar lisesini kazandı. Bana göre Anadolu coğrafyası gibi sanat ve zanaat yönünden hayli zengin olan bu toprak bütünü, Bilhassa lise dönemindeki talebenin eğitimini karşılayacak kadar okul kurmamış ve bu eksiğini gidermek yerine olanı da liyakatten mahrum ve teftişten uzak halde bırakmıştır. Yani güzel sanatlar liseleri Milli Eğitim Bakanlığının öksüz çocuğudur. Dönelim konumuza. Öğrencim Gebze bölgesinde yaşayan bir çok aile gibi dar gelirli bir ailenin çokça yetenekli olan bir evladı. Dolayısıyla okul kazanmış olması ve kazandığı okulunda çokça ilgi görmemesi onun emeğine zeval getirmesin diye kendisini bölgede haber yaptırmaya sesini duyurmaya ve okul dönemi başına dert olacak maddi problemlere derman olabilmesi adına bölge büyükleri ile iletişim kurmaya çağırdım ve yanında bulunup halini ifade etmesine yardımcı olmaya çalıştım. Bir gazeteye durumu izaha davet edildim. İzah süresi aynı gün yapacağım bir bağlama dersine taştı lakin eğitime 20 dakika gecikeceğimi bildirdim. Fakat aksilik yakaya yapıştı mı çıkmak nedir bilmiyor. Bir 15 dakika daha söylediğim vakitten fazlaca geciktim. Filhakika 35 dakikalık bir gecikme ile dersime girdim. Talebelerimin ebeveynlerine de gazeteye ne sebeple gittiğimi ve bir başka öğrencimin müşkülünü halletmeye uğraştığımı derse girmeden anlattım. Dersin sonuna yaklaşırken eğitim verdiğimiz binanın sorumlusu olan hanım ile bir görüşme yaptım. Ve hakkımda bir şikayet olduğunu bir velimizin çocuğuna yeterli öğretim yapmadığımı içeren bir serzeniş ile başbaşa kaldıklarını ifade ettiler. Oysaki talebelerin yaşları ve ders saatleri göz önüne alındığında 30 kişilik sınıfta gayet verimli bir enstrüman icrası gerçekleştiriyorduk. İşin acısı bahsi geçen velimiz gibi bir çok ebeveyn ile karşılaşmaktayım. Ve üzülerek yazıyorum ki verdiğimizin ne olduğundan bihaber olan bu sözde ebeveynlik hassasiyeti taşıyan insanlar, hayatlarında ki feryatsızlığı evlatlarını kendilerine paravan ederek bu mecralarda dile getirmekteler. Ve daha acısı önüme gelen hiçbir taze zihni, birinin evladı diye düşünerek değil Anadolunun yarının sahibi olarak görüp, emeğini sırtlanmaya girişiyorum. Ama gel gör ki evlatlar ailelerinin çocukları ve ne kadar uğraşsan da kendini yararlı zan eden bu ebeveyn türü evladının istikbalini kendi mental rahatsızlıkları yüzünden karartmakta.
 
Hal böyle böyle var pire söyle demişler. Başınız ağrıdı ise affola. Halk musikisi ile ilgili deryada damlada olsa irşadın talebesiyim. Gördüğüm şudur bu memleketin kutsal musikisi gönül gözü kör anne babaların hastalıkları yüzünden yarının neslinden çalınıyor…
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Bıyık, başkan yardımcılarını açıkladı
Bıyık, başkan yardımcılarını açıkladı
Bıyık: ‘Eğitim en önemli önceliğimiz’
Bıyık: ‘Eğitim en önemli önceliğimiz’