CHP delegesinin oy vereceği mi, halkın oy vereceği mi?
Yerel seçimler yaklaşıyor.
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz ortada. Hükümete yönelik çok ciddi eleştiriler ve kırgınlıklar var.
İnsanlar yeni bir soluk, yeni bir umut beklentisi içinde.
Peki CHP bu beklentinin neresinde?
Son seçimlerden sonra ortaya çıkan Kemal Kılıçdaroğlu-Muharrem İnce arasındaki kurultay ve liderlik krizinin hem partide hem de kamuoyundaki olumsuz yansımaları bu umut beklentilerine zarar verdi.
CHP aslında içten içe bir moral bozukluğu ve düşük motivasyonla yerel seçimleri bekliyor. Hazırlanıyor demedim, bekliyor dedim özellikle. Çünkü ortada öyle bir hazırlık çok fazla yok.
Ama evet yerel seçimler yaklaştığında elbette herkes bu havaya girecek. Özellikle aday olmak isteyenlerin katacağı bu hareketlilik, parti örgütünü de hareketlendirecek.
Şu anda tek beklenti, adayların nasıl belirleneceği.
Geçenlerde CHP Kocaeli il başkanı Cengiz Sarıbay ile milletvekili Tahsin Tarhan’ın bir açıklamasını okudum. Kocaeli’de belediye başkan adaylarının önseçim ile belirlenmesi gerektiğini vurgulamışlar.
Buna katılmıyorum.
Sarıbay ve Tarhan sorumluluk almaktan korktukları için önseçimden yana. Tüm sorumluluğu partinin delegelerine yükleyip, ‘delegemiz böyle istedi’ diyebilmek için.
CHP’deki üye ve delege yapısından herkes şikayet ettiği halde, bu üye ve delege yapısının belediye başkan adayı gibi önemli bir ismi belirlemesini hangi mantıkla açıklayabilirsiniz?
Büyük çoğunluğu kişilere endeksli ve onların kontrolündeki delege yapısının sağlıklı bir seçim yapacağını düşünebilir misiniz?
Yıllardır üye ve delege yapısının sağlıksız olduğunu söyleyip, bunca zamandır bu yapının düzeltilememesi hatta bir çalışma olmaması da tuhaf değil mi?
Önseçim isteyenlerin çoğu aslında parti örgütüne güvendiklerini söyleseler de, güvendikleri tek şey, kontrol altında tuttukları delege yapısıdır.
Buradaki asıl soru şu; parti delegelerinin istediği adayı bakalım seçmen isteyecek mi?
Parti üye ve delegelerinin istediği ve belirlediği aday, seçimi kazanmaya yetiyor mu?
Elbette hayır.
O zaman formül şu olmalı. Hem parti örgütünün desteklediği hem de tüm seçmenin desteğini alacak eğitimli, sevilen, sayılan bir aday.
Bunu yapmak için CHP’nin gerçek kimliğinden ve ekseninden uzaklaşmasına gerek yok.
CHP’nin belediye başkan adayları ve meclis üyeleri iyi bir kamuoyu yoklaması ve örgüt çalışması ile belirlenmeli.
Belirleyici ekip, seçim sonuçlarının da sorumluluğunu alarak gerekirse başarısızlık durumunda hesap vermeli, hatta istifa etmeliler.
Böylece belirleyecekleri isimleri de keyfi ve kişisel çıkarlarına göre değil, partinin seçimleri kazanmasına yönelik olarak yaparlar.
CHP’de siyaset yapanlar ve partiye gönül verenler artık şunun farkına varmalı.
Partide iktidar olmak değil, partiyi iktidar yapmak önemli.
YORUMLAR