Bu ahlaksızlar nasıl bu kadar rahatlar!...


Kocaeli’de gazetecilik mesleğinden en çok kazanan, en şöhretli, adı en çok bilinen ismidir İsmet Çiğit.
Sefa Sirmen ile başlayan hükümdarlık, hiç bitmedi.
Kocaeli aslında en çok O’na verdi, çok şey verdi, O kıymetini bilmediği içinde tüm kazandıklarını tek tek kaybetti.
Önce, itibarını kaybetti; ‘evladım’ dediği Özgür Kocaeli Gazetesi’ni, demokrasi, Atatürkçülük, sözde solculuk üzerine oturtmuştu ama AK Partili iş adamına sattı.
‘Ekonomik nedenlerdir’, ‘başka şeylerdir’ dersiniz, bu satışı çok ayıplamazsınız ama ne zaman ki, Haldızlara gazeteyi satıp, milyonları cebe indirdikten sonra gazetede ki görevine devam etti, işte o zaman itibarsızlaştı.
Anlaşıldı ki, Çiğit gazete ile birlikte kalemini de satmış.
Sonra karakterini kaybetti; Kocaeli’de kedi-köpek kavgası verdiği Güngör Aslan ile ortaklık kurdu, kanka oldu…İşte o gün karakteri ile ilgili yorumlar yapıldı.
…Ve son olarak ahlakını kaybetti; bir anneye, bir eşe, bir meslektaşa ‘kaltak’ diyecek kadar kendini kaybetti.
Ne ak saçından, ne de o ahlaksız kelimeyi telaffuz ettiği kişinin evladı yaşında olmasından hicap duydu.
Biz hakemlik yaparken, her yıl heyetten geçer, rapor alırız, gazetecilik mesleğinde böyle bir uygulama olsa, ‘yazı yazabilecek akıl sağlığına sahiptir’ raporu alamayacak yaşta olmasına rağmen, böylesi bir ahlaksız yazıya imza attı.
Kocaeli’de birileri siyaseten ‘ital aday’ dese de, kente hizmet için Ankara’yı harekete geçirme becerisi gösterdiği halde eleştirilmiş olsa da, Kocaeli’nin artık bir Tahir Büyükakın gerçeği var.
Samimi, hoşgörülü, beyefendi, çalışkan bir isim.
Bu ismin adını bile çirkin kelimelerle anabiliyor, dede İsmet.
Torunlarına bırakacağı miras bunlar olacak.
Körler Köyü’nün bir sakini gibi, herkesi kendisi gibi kör sanıyor, kör yapmaya çalışıyor.
Sen kendin, kankan ve seni destekleyenlerle Tahir hocayı karıştırmış olmalısın ki, Büyükakın ismini  ‘kaltaklarla kucak kucağa dans ediyor’ cümlesi içinde kullanabiliyorsun.
Geçtiğimiz hafta tartışılan bir konuydu bu ve en çok ‘kaltak’ denilen gazeteci meslektaşımız üzerinden bir tepki yumağı oluştu, oysa Büyükakın açısından da kaleme alınan bu ahlaksız yazı kabul edilemezdi.
Beni asıl şaşırtan ise bu ahlaksızlar, nasıl bu kadar cesur, bu kadar rahat olabiliyorlar.
İsmet Çiğit ve Kocaeli’de gazetecilik yapan çoğu isim 30-40 kişilik ekiplerle, aylık 200 bin liraları bulan maliyetlerle gazete çıkartıyor ve bir şekilde ayaktalar, hatta servet yapabiliyorlar.
Bizde ise en bariz örneğimiz olan Erol Polat, çeyrek asırı bulan gazetecilik mesleğinde, o 30-40 kişilik ekiplerle çıkan gazeteler kadar gazete yapmış, en kralından bile daha donanımlı ve daha etkili olduğu halde gazetesini kapatmak zorunda kalmıştır.
Bugün, yazım yeteneği olsun, haber ağı, çevresel ilişkisi, gazetecilik becerisi olsun, Kocaeli’de Erol Polat’ın eline su dökemeyecek çok isim bu meslekten milyonlar kazanıyor, Erol Polat aylık 10 bin liralık bir kaynak bulamadığı için gazetesini kapatıyor.
Bu ahlaksızlıkların bulunduğu konumu ve rahatlıklarını görünce, bu değerlendirmeyi yapmadan edemedim.
Hani hep deriz ya, ‘biz Gebze olarak İzmit’in arka bahçesiyiz, hak ettiğimizi hiçbir alanda alamıyoruz’ biz bu noktada olduktan sonra, kendi değerlerimize sahip çıkamadığımız sürece hiçbir şekilde de hak ettiğimizi alamayız.
Kocaeli ahlaksızına, arsızına, itibarsızına, karaktersizine nasıl sahip çıkıyor, biz kendi içimizden çıkan değerlerimizin çöküşünü, yok oluşunu izlemekle yetiniyoruz, bize müstahak…