Şoförlerin ilk hatası mı? Hayır…


Dilovası’nda yaşayan 18 yaşında Gülay, otobüsten düşerek hayatını kaybetti.
Gencecik bir fidan, daha hayatının baharında, Üniversite sınavlarına hazırlanıyordu, hayata dair hayalleri, umutları vardı.
O dalgındı, belki de stresli…
Peki canımızı emanet ettiğimiz Halk Otobüsü şoförüne ne demeli?
O otobüs durmadan, o kapı neden açılır?
Tamam tutuklandı.
Elbette ki, o şoförde böyle bir olaya sebep olmak istemezdi.
Acı çok büyük.
Biz buradan ne yazarsak, ne söylersek söyleyelim, ateş düştüğü yeri yakıyor, o gencecik kızımızın ailesinin halini kimse tahmin bile edemez.
Gülay’ın talihsiz bir şekilde hayatını kaybetmiş olması vahim bir olay ve bu olay tüm Türkiye’de geniş yankı buldu.
Ancak, bizim Ülke olarak, otobüs, minibüs, servis gibi toplu taşıma araçları ile ilgili ciddi bir sorunumuz var.
Böylesi vahim olaylarda, sebep oldukları kazaların sonunda bunlar gözler önüne seriliyor olsa da, genel anlamda şoförlerle ilgili ciddi bir sorunumuz var.
Sorunun temelinde eğitim yatıyor olsa da, denetim ve ihale usulü ile hatların kar marjı ile işletiliyor olması da sorunların önemli bir ayağını oluşturuyor.
Toplu taşıma işi vatandaşın hizmet hakkı ve öncelik para kazanmak, yada sayılı servis çekmek gibi basit algılanmamalı.
Belediyelerimiz bu işi kar marjı olarak değil, hizmet olarak görmeli ki, toplu taşıma da rekabet değil, kaliteli hizmet öne çıksın.
Bugün yine trafikte bu servis, toplu taşıma v.s gibi araçların kural ihlali kazaya sebebiyeti yaşanmakta ve gün aşırı bunların yarattığı tehlikeleri görmekteyiz.
Ne yazık ki, Gülay’ın ölümü ilk değil, son da olmayacak.
Bu toplu taşıma işini rant olarak görmeye devam ettiğimiz, yapılan işi, servis sayısı, saatinde durağa varmak gibi gördüğümüz sürece, trafikte benzer tehlikeler olmaya devam edecektir.
Ve sürekli kural ihlalleri, tüm yolları kendilerinin gibi görmeleri gibi gün içinde canımızı sıkan onlarca olay yaşanacak, biz bu sıkıntıları yine bir cana ve mala verilen zararda konuşacağız.