Gazete mi, tuvalet kağıdı mı?


Kağıt fiyatlarındaki artışı, gazete ya da kitap alırken değil de tuvalet kağıdı alırken fark eden bir toplum haline gelmişiz.
Ne gazete ne de kitap okuma konusundaki istatistikler hiç de iç açıcı bir durumda değil.
Peki hiç düşündünüz mü, gazeteler hangi zorluklarla ve koşullarda yayınlanıyorlar ve hayatta kalma mücadelesi veriyorlar?
Elbette yerel basından bahsediyorum. Yukarıdakiler bir şekilde işlerini götürüyorlar!
Yerel basından da var, sırtını bir yerlere dayayarak işlerini yürüten. Ama objektif ve gazeteciliğin ahlak-etik kurallarına uygun yayın yapan yerel gazetelerin hayatta kalma şansları her geçen gün azalıyor.

Son dönemdeki ekonomik çalkantı ve doların hızlı yükselişi hemen her sektörü büyük ölçüde olumsuz etkiledi.
Yukarıda bahsettiğim dürüst ve objektif yerel basını ise çok daha büyük ölçüde olumsuz etkiliyor.
Çünkü hiç kimse kağıdı bedava vermiyor!
Gazete baskısında kullanılan kalıp, boya ve mürekkebi eksik etmiyor!
Şu anda kağıt, kalıp ve mürekkep ithal edildiği ve dolar endeksli olduğu için fiyatlar tavan yapmış durumda.
Her sektörün fırsatçıları gibi bu sektörün fırsatçıları da tonu 450 dolar civarında olan kağıdı 800 dolardan satıyorlar.
Birçok kağıt firması, para verseniz de kağıt vermeye yanaşmıyor.
Türkiye’de kağıt üretimi yapan SEKA’nın kapatılması çok büyük bir hataydı. Çıkıp bu hatanın özeleştirisi yapılmalı.
Ve Devlet ilk iş olarak kağıt fabrikaların kurulmasına bizzat öncülük etmeli, bu konuda girişimcilere teşvik vermelidir.
Yerli ve Milli kavramlarının çok kullanıldığı bu dönemde kağıt ve gazete baskısı için gerekli ürünlerin de bir an önce üretilmesi, üretilmesine olanak tanınması kaçınılmazdır.
Bu yatırımlar gerçekleşene kadar devlet mutlak suretle yerel basına can suyu olarak destek vermelidir.
Bu krizler aslında yerel basın için birleşme ve güçlenme noktasında da iyi bir fırsat olabilir.
Örneğin Gebze bölgesinde 10 civarında günlük gazete var. Bu gazetelerden birçoğu güçlerini birleştirebilirler. Hem kağıttan hem de diğer maliyetlerden tasarruf sağlanacağı gibi güç birliği ile daha nitelikli bir gazete ortaya çıkabilir diye düşünüyorum.
Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti’ni temsilen Türkiye’nin birçok şehrini geziyoruz ve yerinde inceliyoruz.
Birçok şehirde bu birleşmelere tanık oluyoruz, çok güzel örnekleri de var.
Yerel basının ekonomik sıkıntıları, basını kendi menfaatleri için kullanmak isteyenlerin de iştahını kabartabiliyor.
Özellikle bazı belediye başkanları ya da basın müdürleri hem gazeteciler hem de kurumları reklam ile terbiye etmeye çalışıyor!
Etik ve ahlaki olmayan bu tavırlara karşı gazetecilik refleksi ile karşı koyan ve boyun eğmeyen gerçek gazeteciler de var, üç kuruşluk reklam için kendini ve mesleğini kiralayanlar da.
Keşke tüm gazetelerin ekonomik özgürlükleri olsa da bu tür kirli ilişkilerin bir parçası olmalarına fırsat vermeseler.