Konser yapmayalım, kulüpleri kapatalım…


ABD ile ipler iyiden iyiye koptu, terör örgütlerini besleyerek Türkiye’ye ayar vermeye çalışan ABD şimdide ekonomik senaryolarla Ülke’mizi ablukaya almak istiyor.

Bir gecede doların ikiye katlandığını da yaşadık.

Ülke’de ki istikrarsızlığın sonuçlarıydı, o dönemi de atlattık.

Bu kez durumlar daha karışık gibi gidişatımız hiçte iç açıcı değil.

Cuma günü Ülke olarak battığımızı düşünen çok fazla insan oldu.

Birileri mutlaka battı.

Döviz ile yatırım yapan, döviz borcu olanlar çok zor durumda, Allah yardımcıları olsun.

Tablo neresinden bakarsak son derece olumsuz.

Bu durum aslında tek başına ABD ile girilen yolda yaşanan gerilimlerin sonucu değil.

Biz samanı dahi ithal eder duruma geldik.

Etimizi, buğdayımızı da dışarıdan alır olduk.

Zaten sanayi anlamında üretimimiz yoktu.

Montaj ile tüketim ile ekonomi oluşturmanın bir sonucu olacaktı, er yada geç bir yerde tıkanıklık kaçınılmazdı.

Ülke olarak çalışmak, daha çok çalışmak ve üretmek durumundayız.

Yoksa elin doları yükselirken, biz eziliriz.

Fakat döviz kurlarında ki yükselişleri, oynamayı yaşamın tamamı, hatta sonu olarak ta görmemek gerekir.

Evet, biraz daha fakirleşebiliriz.

Evet, sıkıntılarımız artabilir.

Ama yaşam devam etmekte.

Ve tabiî ki yaz konserlerimiz de olacak, tiyatrolarımız da oynayacak, sinemaya da gideceğiz.

Cuma günü Gebze’de çok güzel bir konser oldu, cumartesi harika bir tiyatro oyunu vardı.

Bu güzellikleri yaşarken, ‘batıyoruz, neyin konseri’ gibi moral bozuklukları ile hayatımızı sürdüremeyiz.

Evet ciddi sıkıntılarımız var ama Türkiye Cumhuriyeti dimdik ayakta ve ayakta kalmaya da devam edecek.

Biz konserimizde eğelenecek, maçlarımıza gideceğiz, belki biraz daha temkinli olacak, daha az para harcamak durumunda kalacağız.

Bundan fazlasını düşünmek ve dayatmak; moral bozukluğu yaratmak, yaşadığımız krizleri ve sıkıntıları arttırmaktan başka bir şeye yaramaz.

Yükselen dolara, ABD dayatmasına ve fakirleşmeye inat yaşamaya ve yaşadığımız hayattan zevk almaya devam…