Şakir abinin gazetecilik yaptığı yıllarda yani 1985’lerde, ben daha Ortaokulu bitirmemiştim sanırım.
İsmail Kahraman, Ercan Sarıçam, Yüksel Ercan, Murat Çaltepe, Yılmaz Işık, Ali Şahin, Baki Kal, Kamber Güngör gibi meslek büyüklerimizin olduğu dönemlerdi. Sonraki yıllarda Ragıp Demirkol ve İsmail Kadı da dahil oldu sektöre.
Şakir abinin aktif gazeteciliği bıraktığı yıllarda ise ben yeni yeni başlamıştım gazeteciliğe.
O zamanlar tanışmadık, yıllar sonra çeşitli vesilelerle karşılaşmaya başladık ve sonrasında da çok iyi bir arkadaş olduk.
Öncelikle iyi bir insandı.
Hiç kimseyi kırmaz, kırdığını düşünse bile hemen gönlünü almaya çalışırdı. O kadar candan ve sıcakkanlı bir insandı ki, arkadaşlarına olan samimiyetini, mesela, ‘Leventim’ diye perçinleyerek gösterirdi.
Farklı düşünseniz bile, öyle bir hoşgörü içerisinde dile getirirdi ki bu farklılığı, farklı olduğunuza üzülürdünüz neredeyse.
İyi bir Trabzonluydu.
Sosyal medyada Fenerbahçe-Trabzonspor sohbetlerimizin ve şakalaşmalarımızın tadına doyulmazdı. İnsanları kırmadan şaka yapıp lezzet bırakan nadir kişiliklerdendi.
Doğru bildiğinden asla şaşmazdı.
Haklıya hakkını verir, haksızlıklara asla sessiz kalmazdı.
Hep güler yüzlüydü.
Hayata karşı hep pozitifti! Belki de bu yüzden bu illet için test yaptırdığında sonucu pozitif çıktı!
Kabuslarla geçen 2020 yılının son günlerinde, ‘Dostlarım, dua isteme sırası bizde’ diye paylaşım yaptığında ‘İnşallah evinde çabuk atlatır’ diye temennilerde bulunmuştuk.
Ancak bu illetten evde kurtulamayınca hastaneye yoğun bakıma kaldırıldığında içimize yerleşen tedirginlik ve korku gittikçe büyüdü.
Bu süreçte öğrendiğimiz ‘entübe’ kelimesi iliklerimize kadar üşütürken, dün ölüm haberini aldığımızda içimizden bir şeyler koptu gitti adeta.
Bir daha yüz yüze karşılaşamayacak ve bu salgın döneminde sosyal medyada da olsa varlığını hissetmeyecek olmamız tarifsiz bir keder yaşatıyor.
Son kelimelerimiz değilmiş gibiydi oysa, son karşılaştığımızda ettiğimiz sohbetler. Ve son kez görüyormuşuz gibi değildi, o sıcacık bakışlarıyla içimizi ısıttığında…
‘Kimde ne hakkım varsa helaldir, Allah’a emanet olun’ diyerek gitti Şakir abi. Hakkımız varsa, helal olsun. Nur içinde yat, mekanın cennet olsun güzel insan…