’İnşaat sektöründe geçici durgunluk var’
Reklam

'İnşaat sektöründe geçici durgunluk var'

Ülkede yaşanan ekonomik krizden en çok etkilenen sektör olan inşaat sektörü hakkında TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Gebze Temsilciliği başkanı Ahmet Kadı’dan bilgi aldık.

'İnşaat sektöründe geçici durgunluk var'

Ülkede yaşanan ekonomik krizden en çok etkilenen sektör olan inşaat sektörü hakkında TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Gebze Temsilciliği başkanı Ahmet Kadı’dan bilgi aldık.

'İnşaat sektöründe geçici durgunluk var'
16 Ekim 2018 - 08:42

İnşaat sektörünün her dönem hızla büyüdüğünü ve hızla da düşüşe geçtiğini ifade eden Kadı, sektörde bu sıkıntıların dönem dönem yaşandığını ifade etti. Mevcut krizi geçici bir durgunluk olarak gördüğünü söyleyen Kadı, “Bunu ben geçici bir durgunluk olarak görüyorum. Bu durgunluğun neticesinde önce küçük bir ivmeyle daha sonra büyük bir büyüme ivmesi ile daha yukarı gideceğini düşünüyorum” dedi.

Ahmet Kadı kimdir?
1979 Trabzon Maçka doğumluyum. İlk, Orta ve Liseyi Trabzon’da okudum.  Karedeniz Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü bitirdim. Gazikent Üniversitesinde yüksek lisansımı tamamladım. 2005 yılında Gebze’ye geldim.  13 yıldır Yapıgüçten yapı denetim firmasının sahipliği yapmaktayım. Bünyemizde 40’a yakın teknik personel çalışmakta. 2,5 yıldır TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Gebze Temsilciliğinin başkalığını yapmaktayım.
 
İnşaat Mühendisler Odasının faaliyetlerinden biraz bahseder misiniz?
Yaklaşık 850 mühendisin bağlı olduğu bir meslek örgütüyüz.  Bugüne kadar hep faydalı işler yaptık. Sadece odamız üyemiz için değil bölge için de faydalı şeyler yapmaya çalıştık. İnsanlar hep ‘bu meslek odaları ne yapar diyor?’ diye sorarlar. Biz oda olarak üyelerimizi teknik anlamda donatmaya çalışıyoruz.  Deprem ülkesiyiz, Gebze de bir deprem bölgesidir. Hep derler ya ‘sanayinin başkenti Kocaeli’nin kalbi de Gebze.’ Bende şöyle bir ekleme yapayım; ‘Gebze depremin de kalbidir.’ Çünkü sayısal verilere baktığımızda burada olacak bir depremin etkileşimi çok yüksek ve bilançosu çok ağır olur. 1999 depreminden sonra iki kere deprem yönetmeliği değişmiş.  İnşaat Mühendisler Odası öncelikle üyelerine bunların eğitimi verir. Bunun dışında birçok projeci arkadaşlarımız var.  O Projelerin daha sağlıklı, güvenilir ve daha doğru olması için Eylül döneminde başlayıp Mayıs ayına kadar süren proje eğitimleri ve kurslar vermekteyiz. Türkiye’de birçok yerde bunlar ücretli yapılırken biz üyelerimizden hiçbir ücret almadan bu hizmetleri yapmaktayız.
Sosyal sorumluluk projelerimiz var. Bölgenin dinamikleri ile çok güzel bağlantılarımız var. Özellikle Gebze Ticaret Odası,  Afad ve Gebze Teknik Üniversitesi ile yakın ilişkilerimiz ve beraber yürüttüğümüz projelerimiz var.  Bölgeye bir deprem similasyon merkezi kazandırma peşindeyiz. Bu projemizin ortakları da var. Elimizi taşın altına koymamız gereken yerde hiç bir fedakârlıktan kaçmayız. Hünkar Çayırı meselesinde ilk reaksiyonu veren STK’nın başında gelmekteyiz. Şükür Hünkar Çayırında başarıya ulaştık. Şimdi aynı reyaksonu askeri kışla için vermekteyiz. Biz bunu hep söyledik insanlar sadece şehirlerde barış anında yaşamazlar. Barış anında yaşam çok kolaydır ama felaketler anında şehirlerde yaşayabilmenin şartların altyapısını oluşturmalıyız. Bunlar nadiren olurlar ama bedelleri çok ağır olur. Örneğin 1999 depremi. Bizim askeri kışlada açık ve kapalı deprem toplanma alanlarının yapılmasını istiyor ve bu konuyu takip ediyoruz.  Askeri Kışlaya yapılacak Millet Bahçesinin toprağın altında toplanma merkezleri ve sığınaklar olması gerekir.  Buda bizim odamızın sosyal sorumluluk projelerinden bir tanesi. Bizim Oda da durmak yok. Sektör hızlı, biz sektörden biraz hızlı olmak zorundayız.
 
Mühendis gözüyle Gebze’nin genel yapısını nasıl görüyorsunuz?
Söylediğim gibi ben Gebze’ye 2005 yılında geldim. Burada iş güç sahibi oldum, burada evlendim, çocuğum burada okuyor ve burada kazanıyorum.  Yani ben artık Gebzeliyim. Kazandığımı da Gebze’ye döndürmek zorundayım. Bir kere sosyal olarak Gebze’yi sahiplenmeliyiz. Gözlemlediğim kadarıyla dışardan Gebze’ye yerleşenler, Gebze’de kazandıklarını memleketlerine aktarıyor, emekli olup memleketine yerleşmeyi planlıyor. Bu böyle devam ettiği sürece bu şehri bir adım öteye götüremeyiz. Biz şöyle düşüneceğiz; biz Gebzeliyiz, burada yaşıyoruz buraya daha güzel yaşayacak hale nasıl getirmeliyiz...  Gebze’de sokaklarda yürürken güven içinde olmalısınız.  Şehrin sokaklarında yürürken modern algısı içinde olmalısınız. Ötesine geçersek Gebze’nin sorunların hepsini biliyoruz.  En önemli sorunların başında trafik sorunu bulunmakta. Yapılaşma ile bir sorunumuz var, bu Türkiye’nin sorunu.  Ülkeyi yönetenler bunu dile getiriyorlar. Artık  ülkede sıkıntılı yapılaşma süreci yaşamışız ve yaşamaya da devam ediyoruz. Gebze’de zaman zaman bunu dile getiriyorum. Bir asayiş sorunu var. Ama hepsi sahiplenememekten geçiyor. Gebze’yi sahiplenirsek bütün sorunları masaya yatırıp hep beraber çözeriz. O konuda iş en başta şehri yönetenlere düşüyor.  Onlar yolu açacaklar STK’lar, meslek odaları ve dernekler hep beraber kendi üzerine düşeni yaparak şehir daha yaşanılır bir hale getirebilir. Bizim için değilse bile bizden sonraki nesil için bu şart.

Sektörle alakalı neler söylemek istersiniz?
Ben mezun olduktan sonra inşaat sektöründe iki kere sallantı gördüm. Sektörde hızlı bir büyüme oluyor çünkü direk piyasaya hükmeden bir sektör… Oraya yapılan yatırım da anında kısa vadede karşılığı veriyor. Dolayısıyla çok hızla büyüyen çok hızla şişen bir sektör. Ama büyüyen ve şişen bir sektörü eğer durdurmazsanız patlamak zorundadır. İnşaat sektörü bugün bu sıkıntıyı yaşıyor. Bunu ben geçici bir durgunluk olarak görüyorum. Bu durgunluğun neticesinde önce küçük bir ivmeyle daha sonra büyük bir büyüme ivmesi ile daha yukarı gideceğini düşünüyorum. Artık sanayi yatırımları yapmamız gerekir. Sanayi yatırımları yaparken yine inşaat sektöründen hizmet alacağız. Sektörde olan arkadaşlarımızın dikkatli davranması gerekiyor.  Çünkü devir kamuda da özel sektörde de har vurup harman savurma devri değildir. Dikkatli, planlı ve programlı bir şekilde geçici darboğazın içinden çıkacağımızı düşünüyorum. Ülkenin akıbetini düşündüğümüz zaman bundan başka bir çıkış yolu gözükmüyor.
 
Kocaeli yüz ölçümü ve nüfusu ile oranlandığı zaman Türkiye’nin en kalabalık şehirlerinden biri. Sanayileşmenin yoğun olmasına rağmen çok geniş imkanlara sahip değiliz.  Sanayileşmenin getirisi var ama götürüsü de var.  Sanayileşmenin getirisi şu olmuş; Gebze ülke sanayisinin başkenti olmuştur. Götürüsü de çarpık kentleşmeye sebep olmuştur.  İnsanlar burada barınabilecekleri alanlarda barınarak çalışmaya gayret etmiş. Dolayısıyla bu bugünün sorunu değil. Geçmişten gelen ve biriken bir süreç... Bizim yapılaşmaya uygun çok fazla alanımız maalesef mevcut değil. Ben şundan yanayım; insanlar bu söylediğimi farklı yorumlayabilir ama teknik olarak her türlü yapıyı yapabilme becerisine sahibiz. Zaten mühendislik budur.  O zaman mümkün olduğu kadar yukarıya doğru yapılaşmadan yanayım. Yukarı doğru yapılaşarak çocuklarımızı toprağa değeceği daha fazla yeşil alan bırakmış oluruz. Çünkü yatay yapılaşmaya maalesef bizim bölgemiz çok müsait değil.
 
Kentsel dönüşümle alakalı ne söylemek istersiniz?
Bir mühendis olarak cevaplamak gerekirse Gebze’de kentsel dönüşüm şart. Kentsel dönüşüm bölgelerin olmazsa olmazıdır. Bakın neden bahsediyoruz bu gölgenin yapı bloğunun yüzde 80’ni eski. Denetimsiz ve bir kısmı da kaçak.  Biz depremden bahsettik, deprem doğal bir olay.  Yağmur ve gök gürültüsü gibi doğanın bize sunduğu bir olay. Ama biz bu olayı maalesef afete çeviriyoruz.  Neden çeviriyoruz, riski artırarak. Bizim bugün dönüştürmediğimiz eski yapıların tamamı risk.  Depremden en kolay korunma yöntemi olan riski ortadan kaldırdık.  Oda olarak defalarca bunun eğitimini verdik.  Risk planları hazırlamamız lazım. Şehirlerde inşaat olarak riski ortadan kaldırmanın en kolay en kesin yönü kentsel dönüşümdür. Kentsel dönüşümünü uygulayacağımız yerin sosyal planlarını iyi yapmamız lazım.  Zaten Gebze sanayiye ve nüfusa doymuş bir şehir.  Kentsel dönüşümü yaparken şunu yaparsak yine yanılgıya düşeriz. Yaptığımız, tasarladığımız ve planladığımız bölgelere biz dışardan göç çekeceksek yine hata yapmış oluruz.  Örneğin ben Beylikbağı’nda bir kentsel dönüşüm uygulayacaksam Beylikbağı’nı yine Beylikbağı’nda yaşatmalıyım.  Oradaki potansiyeli orada değerlendirmeliyim.  Beylikbağı’nda kentsel dönüşümde kurduğum güzel ortamlara  İstanbul’dan, Ankara’dan ve Van’dan yeni insanlar getireceksem bu şehrin bunu kaldırma lüksü kesinlikle yok. Kentsel dönüşümü doğru ve yerinde yapalım. Yine söylüyorum şehre ve insanlara faydası olsun. Tabiki kentsel dönüşümü yapanlar da kendine düşen karı alacaktır. Bu işi yaparken dönüp dolaşıp yine ekonomiye geliyorsunuz.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Emekli Müdür kalbine yenildi
Emekli Müdür kalbine yenildi
Gebze'de tüm renkleri buluşturan iftar yemeği
Gebze'de tüm renkleri buluşturan iftar yemeği